Anka Ekonomi Koordinatörü Erdal Sağlam’ın Kaleminden Haftalık Ekonomi Analizi: Ekonomide Seçim Sonrası Süreci Şimdi Başlıyor

Posted by

ERDAL SAĞLAM

Seçim sonrası ekonomide beklenen hareketlenme, uzun bayram tatili nedeniyle, biraz gecikmeyle bu hafta başlayacak. İran- İsrail gerginliği nedeniyle, seçimden sonra başlayan döviz rezervlerindeki seyrin ne olacağı merak ediliyor. Ekonomi yönetimi de alınacak yeni tedbirler konusunda çalışmalarını hızlandıracak.

9 günlük bayram tatili olmasına rağmen, bu bayramda yurt içi seyahatlerin nispeten düşük kaldığı gözleniyor. Bu nedenle, tam rakamı belli olmamakla birlikte, piyasadaki likiditenin geçen yılki bayram tatillerinde olduğu kadar artmadığı, emisyon hacmindeki artışın düşük kaldığı tahmin ediliyor.

Artış çok fazla olmasa bile, böyle dönemlerde hep görüldüğü gibi, emisyon hacminin önümüzdeki hafta içinde yeniden dengelenmesi, piyasaların da birkaç gün sonra normal trendine girmesi bekleniyor. İktisatçılar, seçim sonrası piyasalarda oluşacak yeni dengenin önümüzdeki hafta ortalarından itibaren belirginleşmeye başlayacağı görüşündeler.

Seçim öncesinde başlayan döviz rezervlerindeki iyileşmenin bayram tatiline kadar sürdüğü gözlendi. Bayram öncesinde piyasaların açık olduğu 1,5 günde de yaklaşık 2 milyar dolar civarında bir rezerv artışı kaydedildiği tahmin ediliyor. Rezerv artışının bu hafta da devam edip etmeyeceği konusunda ise tahminlerin değişik olduğu gözleniyor. Geçtiğimiz hafta tırmanan İran-İsrail gerginliğinin uluslararası finans piyasalarını derinden etkilediği gözlenirken, küresel risk iştahının belirgin biçimde azaldığı görülüyor.

O nedenle Türkiye’ye yabancı sermaye girişinin, geçtiğimiz iki haftada olduğu kadar yüksek olup olmayacağı merakla bekleniyor. İsrail-İran gerginliği ve olası çatışmaların küresel ekonomide olduğu gibi, bizi de, özellikle de döviz girişlerini yakından etkilemesi bekleniyor.

Döviz girişlerinin hızlı seyrini koruması halinde Merkez Bankası’nın önümüzdeki haftadan itibaren para politikası çerçevesinde değişiklik yapması gerekebilir. İktisatçılar döviz girişleri nedeniyle Merkez Bankası’nın satın aldığı döviz karşılığı TL’yi piyasaya vermesinin, piyasadaki likidite dengesini bozduğuna dikkat çekiyorlar. Rezerv artışının devam etmesi halinde Merkez Bankası, yüzde 52-53 ile faiz koridorunun üstünden fonladığı piyasaları, likidite fazlası nedeniyle daha düşük faizle fonlamak zorunda kalabilir. Çünkü rezerv karşılığı oluşan likidite fazlası, bankaların fon ihtiyacını azaltıyor.

Bu durumda ise likidite fazlası olan bankaların TL mevduat faizlerini indirmesi sonucu ortaya çıkabilir. Halbuki Merkez Bankası üst limitten fonlama yaparak bankaları TL mevduata daha fazla faiz vermeye itmiş ve geçtiğimiz hafta TL mevduat faizleri yüzde 46’ye kadar çıkmıştı. Likidite fazlası nedeniyle mevduat faizlerinin düşmesi, TL’ye dönüş konusunda yeniden tedirginlik oluşmasına, bu da sıkı para politikası etkinliğini azalmasına neden olabilir.

ALINACAK TEDBİRLER FATURANIN KİME KESİLECEĞİNİ GÖSTERECEK

İşte bu nedenle rezerv artışının sürmesi halinde Merkez Bankası’nın yeni önlem almak zorunda kalabileceği belirtiliyor. Bu kapsamda likidite fazlasının ya “likidite bonosu” çıkartılarak ya da zorunlu karşılık oranları artırılarak geri çekilmesi gerekebilir. Buna karşılık iktisatçılar, Merkez Bankası’nın bu sözü edilen “teknik gerekçeler” gerekçesiyle, politika faiz oranını yükseltmek zorunda kalabileceğini şimdiden konuşmaya başladılar.

Piyasalardaki yeni dengeyi görmek için hem küresel çatışma ortamına ilişkin haberlerini yakından izlemek, hem de piyasaların bayram tatili sonrası dengelenmesini beklemek gerekecek. Piyasalardaki bu beklentilere karşılık, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yeni dönemde enflasyonla mücadele kapsamında alacağı yeni tedbirler konusunda hazırlıklarını yoğunlaştırması bekleniyor.

Bakan Mehmet Şimşek’in enflasyonla mücadele politikalarının devam edeceği kesinleşti ama alınacak önlemler konusunda henüz netlik bulunmuyor. Bakan Şimşek, “alınacak güçlü mali tedbirlerle para politikasına enflasyonu düşürmek için katkı verileceğini” söylemişti. Şimdi artık sıra, mali dengenin sağlamlaştırılması için gereken vergi tahsilatını artıracak, kamu yatırımlarını kısacak yeni tedbirlerin alınmasına geliyor.

Ankara’da bürokrasi çevrelerinde, alınacak kararlar konusunda seçimden önce yoğun çalışmalar yapıldığı, belirli bir çerçevenin ortaya çıktığı, gereken yasalar ve alt düzenlemelerin büyük ölçüde hazırlandığı konuşuluyor. Ancak bu tedbirlerin detayı konusunda fazla bir haber kamuoyuna yansımış değil.

Alınacak tedbirlerin bir önemi de, önümüzdeki dönem için enflasyonla mücadelenin faturasının hangi kesimlere çıkacağını belli etmesiyle görülecek. Sermaye kesimine tanınan vergi istisnalarının azaltılmasına, varlık üzerinde alınan vergilere ağırlık verilmez, kamu tasarrufu sembolik düzeyde kalırsa, o zaman dar ve sabit gelirlinin “faturanın yükünün yine tümüyle kendi omuzlarına yıkılacağı” konusunda tedirgin olması kaçınılmaz.

Özellikle artan yoksulluk nedeniyle seçimlerde büyük fatura ödediği belli olan AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, şimdiye kadar kollanan kesimlere yine dokunmayıp, dar ve sabit gelirli üzerine daha fazla yüklenmesi halinde siyasi faturanın daha da büyüyeceğini anladığı konuşuluyor.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir